Çocukların Gizli Penceresi: Resim Yorumlama

Sizlere çok uzun zamandır kullanılan bir teknikten bahsedeceğim. Biz bu tekniğe bir isim verdik,‘Çocukların Gizli Penceresi’. Biz diyorum çünkü bu isme değerli hocam Prof. Dr. Erdal HAMARTA ile birlikte karar verdik. Çocukların dünyasını kocaman bir şato gibi hayal ettiğimizde bir sürü odaya, bir sürü koridora ve keşfedilmemiş daha birçok yere sahip olabilir. Hayal etmeye devam edelim, şatonun bir penceresi olsun ve bu pencere şatonun tüm odalarına, tüm koridorlarına yani sahip olduğu her yere bakıyor olsun. Bu pencereden bakabilirsek şatoyu tümüyle keşfedebiliriz. Bu nedenle çocukları tanımak için kullandığımız bu tekniğe böyle bir isim verdik. 

Resim yorumlama tekniği projektif bir tekniktir. Kişiliğin değerlendirmesinde kullanılan projektif teknikler, belirsiz uyarıcılara karşı bireylerin verdikleri tepkilere dayanmaktadır. Projektif kelimesi yansıtma anlamına gelmektedir. Belirsiz uyarıcı kısmını biraz açmak istiyorum. Bazen çocuğa yarım bırakılmış bir hikaye anlatırız. Bu hikaye birden fazla olay ile devam edebilecek farklı sonlara sahip olabilecek hikayelerdir. Çocuk bu hikayeyi kendi dünyasında hayal ettiği ve sahip olduğu kişiliğin getirdiği özellikler doğrultusunda devam ettirecek ve tamamlayacaktır. Bazen bir ya da birkaç kelime veririz bunları tamamlayarak bir cümle kurmasını isteriz. Yine verdiğimiz kelimenin kapsadığı alana ilişkin çocuğun geçmişine ve beklentilerine ilişkin yansıtmalarını değerlendiririz. Çocuklara hayvan karakterinden oluşan resim kartları gösteririz. Bu kartlarda gördüklerinde neler olduğunu sorarız. Anlattığı hikayeyi kartın ölçmeye çalıştığı özelliklere ve çocuğun anlattığı konulara göre yorumlarız. Mürekkep lekesinden oluşan kartlar gösterir neler gördüğünü sorarız. Ortaya çıkan kavramları tekniğin yönergeleri çerçevesinde değerlendiririz. Bazen ise resim çizmesini isteriz, istemeden kendiliğinden de çizebilir. Aile çiz deriz, istediği bir resim yapmasını isteriz, yapabileceğin en güzel resmi yap deriz, önceden kurguladığımız ve temel bir tekniği kullanıyorsak onun yönergesini veririz. 

Yukarıda vurgulamaya çalıştığım temel konu: Çocuklar, verdiğimiz belirsiz yönerge karşısında hayal bile edemeyeceğimiz fazla seçeneği olan ve kendi dünyalarından istedikleri gibi seçtikleri konulara benzer hikayeler anlatarak, resimler çizerek, bir kartta gördüklerini söyleyerek bizlere sahip olduğu kişilik özelliklerinden, yaşam geçmişlerinden ve beklentilerinden yorumlamaya dair bilgiler vereceklerdir. Yapmamız gereken çocuğun yaşı ve gelişimine uygun tekniği uygulamak ve çocuğun bize verdiği bilgileri tekniğin kuralları ve dayandığı kuramlar çerçevesinde yorumlamaktır. 

Resim de çocuk gibi büyür. Kalemi tutabilen çocuk hemen yorumlayabileceğimiz tarzda resimler yapamayacaktır. Önce karalayacaktır. Duvarları, kağıtları vb. bulduğu tüm zeminleri ve sadece kalemle de değil iz bırakan ne bulursa. Bu dönemde yaptıkları aslında daha sonraki dönemler için bir hazırlık evresidir. Daha sonraları çocuğun bilişsel ve kas gelişimi ile doğru orantılı çizimleri figürlere dönüşecektir. İnsan çizmeye başlayacaktır. Ama şu an bizim çizdiğimiz gibi değil. Kolları ve bacakları kafadan çıkan insanlar. Bilişsel becerileri geliştikçe çizimlerini daha denetim altına alarak düzenli çizimlere ve konusu olan resimleri çizmeye başlayacaktır. İlk başlarda öylesine seçtiği renkleri daha sonra bazen farkında olarak bazen de farkında olmadan renk figür eşlemelerinde bulunacaktır. Çocukların çizdiklerini anlatmaya ve insan çizmeye başladıkları dönemlerden itibaren resmi yorumlamaya başlayabiliriz.

Bir çocuğun çizdiği resimden neler çıkacağını merak ediyor olabilirsiniz. Çocuğun kardeşleriyle, anne babasıyla olan ilişkilerini görebileceğimiz gibi. Yine çocuğun gözünden annesi ile babası arasındaki ilişkiyi, diğer kardeşleri ile ebeveynleri arasındaki ilişkileri de nasıl algıladığını görebiliriz. Çocuğun şuan yaşadığı, geçmişte yaşadığı veya yaşamaktan korktuğu korkularını, savunmalarını, komplekslerini, uyum problemlerini, psikolojik rahatsızlıklarını, takıntılarını, duygularını ve travmalarını görebiliriz. Bunların temel göstergeleri yoktur. Yani çocuk şunu çizerse şu travması var, şunu çizerse şu duyguda, şunu çizerse bundan korkuyor diyemeyiz. Çizimin şekli, figürün boyutu, nerede olduğu, hangi renge boyandığı, hangi diğer figürler ile yakınlık-uzaklıkta olduğu veya hangi figürü çizmediği gibi konular değerlendirmeye alınmalıdır.

Resim yorumlama bir süreçtir. Resim çizmeye başlanmadan öncesi, uygulama anı ve sonrası bu süreci oluşturmaktadır. Bu süreçte uzmanın rolü çok fazladır. Yönergeyi vermeden, başlayan bu süreçte çocuk çok iyi bir şekilde gözlenmelidir. Sonrasında yönergeyi alış şekli, etkinliğe başlama tavrı, bu sürede vereceği tepkilerin gözlenmesi yorumlamaya katkı sağlayacaktır. Resmi çizerken çocuğun duygu değişimleri, figürler arasındaki beklemeleri, mırıldanmaları, vazgeçişleri, değiştirmeleri, beden duruşundaki değişimleri gözlemleyebilmek yorumlamayı zenginleştirecektir. Resim çizmeye başlayan bir çocuğu hayal edin. Bu çocuk hangi figürü çizerken yüzündeki duygu değişiyor, kimi çizerken neler mırıldanıyor, kimi çizerken ağzından küfür kaçıyor, hangi figürü silip çirkinleştiriyor, hangi figürü çizdikten sonra silip vazgeçiyor. Gözünüzde canlandığını ve bunların resimde çizdiklerinden daha da önemli dediğinizi duyar gibiyim. Haklısınız, bu süreçteki gözlemlerimiz resim yorumlamaya çok önemli katkılar sağlamaktadır.

Çocukla danışmada, çocukla temas kurabilmek ve çocuğu tanımak oldukça zordur. Resim tekniği, hem terapötik iletişime katkı sağlamakta hem de çocuğu tanımamızı kolaylaştırmaktadır. Çocukla çalışmayı düşünen meslektaşlarıma, hem bu teknikte hem de diğer projektif tekniklerde kendilerini geliştirmelerini öneriyorum. 

Çocukların mutlu resimleriyle karşılaşmanız dileğiyle, esen kalın. 

30.09.2020 (Akdeniz PDR Topluluğu Dergisi)